Mühürdar Cad. No: 20 Kadıköy-İSTANBUL

Hizmetlerimiz

İMPLANT

Diş çürüğü veya travma gibi herhangi bir nedenle kaybedilen diş dokusunun yerine uygulanan titanyum diş köküne diş implantı denmektedir. Diş implantı tedavisi, diş eksikliklerinin tedavisinde bilinen en iyi ve modern diş tedavi yöntemidir. Yeni ve teknolojik materyaller sayesinde günümüzde diş implantı tedavisi daha kolay, ağrısız ve hızlıca yapılabilmektedir. Yeni materyaller ile diş implantları çene kemiğine daha çabuk yapışmakta ve bu sayede diş implantı üzerine yapılan diş protezi uygulamaları kısa sürede yapılabilmektedir. Eksik dişleri tamamlamak için diş operasyonuyla yerleştirilen diş köklerinin yerini alan vida sistemine ‘diş implantı’ veya ‘dental implant’ denmektedir. Diş implantları dokulara kolayca uyum sağlayabilen ve kemik dostu da olarak bilinen titanyumdan üretilmektedir. Yirmi birinci yüzyılda diş hekimliğinde en çok çalışılacak olan diş protezi tedavisi metodu diş implantlarıdır. Diş implantlarının doğal dişlere en uygun alternatif olması, hareketli diş protezlerine göre daha iyi konuşma ve dişlerin çiğneme fonksiyonu sağlaması en önemli özellikleridir. DİŞ İMPLANTI NEDİR? Diş implantları ağızda eksik olan dişlerin yerine konması amacıyla, özel materyallerden hazırlanan, yapay diş kökleridir. Diş implantları çene kemiğine basit bir diş operasyonuyla yerleştirilmektedir. DİŞ İMPLANTLARININ ÖMRÜ NE KADARDIR? Günümüzde otuz yılı aşkın klinik takipleri yapılan diş implantları bulunmaktadır. Teknoloji ilerledikçe, her geçen gün yeni diş implantı materyalleri kullanıma sunulmaktadır. Çene yapınıza uygun diş implantının seçimi hakkında diş doktorunuz sizi bilgilendirecektir. İyi bir ağız ve diş bakımı yapılarak, gerekli olan ağız içi kontroller aksatılmayarak diş implantı uzun bir süre ağızda kalır. DİŞ İMPLANTI UYGULAMASININ SINIRLAMALARI NELERDİR? Diş implantı genel sağlık durumu iyi olan her hastaya uygulanabilir. Diş implantı uygulaması kemik gelişimi tamamlanmamış genç bireylerde tercih edilmemektedir. Diş implantlarının uzun ömürlü olabilmesi için, etrafında belirli kalınlık ve boyutta sağlam çene kemiği bulunması gerekir. Diş implatı uygulaması için üst yaş limiti yoktur. Yeterli kemik miktarı olan ve kemik yoğunluğu iyi olan herkese diş implantı uygulanabilir. Ancak hastanın genel sağlık durumunda diş implantı uygulaması için engel bir hastalığının olmaması gereklidir. Kemik hastalıklarında diş implantı yapılması uygun değildir. Diyabet hastalığı da diş implantı tedavisinde dikkat edilmesi gereken hastalıklardandır. Fakat diyabet kontrol altındaysa, diş implantı tedavisinde sakınca yoktur. Rutin kortizon ilaçları kullananların kemik yapısında bozulmalar ya da enfeksiyona yatkınlık olduğu için diş implantı uygulamasında diş hekiminin hastanın doktoruyla konsültasyon yapılması gerekmektedir. OSSEOİNTEGRASYON Diş implantlarının dişlerdeki çiğnemeyle oluşan basınçlar karşısında sağlıklı olarak kalabilmesi için, çene kemiği ile tam bir uyum içinde bulunması gerekir. Yerleştirilen diş implantının çevresinin tam olarak kemikle sarılması osseointegrasyon olarak adlandırılır. Osseointegrasyon için, diş operasyon türü, bölgesi, hastanın yaşı ve sağlık durumuna göre operasyondan sonra en az 3, en fazla 6 ay gibi bir süre beklemek gerekir. Bu süre tamamlanınca, uygun diş implantı üstü diş protezi yapılır. DİŞ İMPLANTININ YERLEŞTİRİLMESİ Diş implantı yerleştirme operasyonu, uygun bir anestezi kullanılarak yapılır, hasta herhangi bir ağrı duymaz. Diş implantının yerleştirildiği gün hissedilen sızı da, alınacak basit ağrı kesicilerle önlenebilir ki bu sızının diş çekiminden sonra duyulan sızıdan farklı olmadığı gözlemlenmiştir. DİŞ İMPLANTLARIN BAKIMI Diş implantlarının uygulanmasından sonra hasta tarafından temizliği diş tedavisinin bir parçası olarak görülmelidir. Vücuda göre yabancı cisimler olduğu düşünülürse, diş implantlarının bakım, temizlik ve kontrollerinin doğal dişlere göre daha fazla önem arz ettiği aşikardır. Kullandığınız diş implantı üstü diş

Devamını oku | »

ZİRKONYUM

Dişlerinin görünüşünden ve gülüşünden memnun olmayanlar CAD-CAM sistemleri ile gerçekleştirilen zirkonyum diş porselenleri ile istedikleri doğal dişlere ve gülüşe sahip olabilirler. Tıbbın diğer dallarında başarı ile kullanılan zirkonyum maddesi 2000 li yıllardan itibaren diş hekimliğinin hizmetine sunulmuştur. Estetik Diş Hekimliğinde Çığır Açan Zirkonyum Dişlerin Avantajları: Diş hekimliğinde kullanılan en estetik materyallerdendir. Işık geçirgenliği özelliği sayesinde doğal dişlerin dokusu tam olarak yakalanır. Sağlıklı bir dişin minesi tamamen ışığı geçirmesine rağmen porselen dişlerin altında kullanılan metaller porselen dişlerde opak bir görüntü yaratabilmektedir. Özellikle güneşli ortamlarda ve fotoğraf flaşında belli olabilen cansız görüntü problemi zirkonyum dişlerde çözülmüştür. Diş eti uyumu klasik metal alt yapılı porselenlere göre çok daha iyidir. Diş eti hastalıklarında ya da diş eti çekilmelerinde sıkça görülen diş eti morlukları zirkonyum diş porselenlerinde görünmez. Alerjik değildir, doku dostu bir materyaldir. Isı yalıtıcı özellikleri çok iyi olduğundan dişlerde soğuk sıcak hassasiyetini önlerler. Zirkonyum diş porselenleri 900 megapaskal dirence sahiptirler. Bu özellikleri sayesinde arka bölgelerdeki dişlerde de çok rahatlıkla kullanılırlar. Bu kadar güçlü olmasıyla birlikte ışığı geçirecek kadar zarif ve estetiktir. Hem ön dişlerde hem de arka dişlerde güvenle kullanılabilen ileri teknoloji ürünü bir malzemedir. Zirkonyum diş porselenlerinin içeriğinde metal bulunmadığından dolayı metal alerjisine sebep olmaz. Zirkonyum dişler metal içerikli olmadığı için herhangi bir tat değişikliği yaratmaz kokuya da sebep olmaz. Pürüzsüz ve kaygan diş porselen yüzeyi nedeni ile plak birikimi olmaz. Çay, kahve gibi gibi diş renklendiricilerinden etkilenmez. Zirkonyum diş porseleninin rengi sabit kalır. Normal dişler gibi zirkonyum dişler fırçalanır. Diş hekimi periyodik kontrollere düzenli gelindiği takdirde zirkonyum diş porselenlerinde oluşabilecek problemler tespit edilir ve gerekli önlemler alınır. Kesin bir zaman verilemez ancak düzenli diş hekimi kontrolleri yapılırsa zirkonyum diş porselenleri çok uzun yıllar kullanılabilir Zirkonyum Dişler nasıl hazırlanır: Zirkonyum dişlerin ağızda hazırlanma işlemi klasik porselen diş hazırlanması ve ölçü alınmasıyla aynıdır. Farklılık laboratuvar işlemlerinde başlar. Zirkonyum diş porselenleri Cad Cam teknolojisine sahip bilgisayar destekli cihazlarla yapılabilir. Bu yöntemde hasta ağzından alınan diş ölçüleri bilgisayar ortamında optik okuyucularda taranır. Zirkonyum levhalardan el değmeden freze sistemleri sayesinde bilgisayar tarafından kesilip şekillendirilir. Kamera yardımı ile elde edilen veriler bilgisayara yüklenir. Daha sonra tasarımları(CAD) yapılarak üretime (CAM) geçilir. Bu sistemde kullanılan diş porseleninin alt yapısında kristal veya zirkonyum bulunmakta böylece mükemmel estetik kalite ve doğallık yakalanmakta ve yapım süresi de kısalmaktadır. Lamine Dişler – Yaprak Porselenler: Lamina Dişler (yaprak diş porselenleri) ile çok kısa bir sürede sağlıklı ve doğal bir diş görüntüsü elde edilir. Lamine dişler, dişlerin tam olarak kaplanmasını gerektirmeyen sadece dişlerin ön yüzlerine yaprak şeklinde diş porselenlerinin yapıştırılması yoluyla yapılan estetik restorasyonlardır. Lamine dişler, yaprak diş porselenleri hangi durumlarda dişlere uygulanabilir: Dişler arasında renk farklılıkları şekil bozuklukları var ise Dişleri çapraşık olup ortodontik tel tedavisi görmek istemeyenlerde Ön dişlerinde büyük diş dolgusu ya da diş kırığı olanlarda Ön dişleri aralıklı olan ve ön dişlerinin görüntüsünden memnun olmayanlarda Güldüğünde ön dişleri altından damakların çok fazla gözüktüğü durumlarda diş eti operasyonu ile birlikte daha estetik bir gülümseme isteyen hastalarımızda uygulanabilir. Estetik diş hekimliği uygulamaları günümüzde kişiye özel uygulamalar haline gelmiştir. Size uygun uygulamaların hangileri olduğunu en sağlıklı şekilde size diş hekiminiz tavsiye edecektir. Lamina dişler

Devamını oku | »

DİŞ BEYAZLATMA

Diş minesi ve dentin yapısı nedeni ile normalden daha koyu renkli dişlerin ve çeşitli nedenlerle üzerinde meydana gelen diş renklenmelerinin giderilmesi için, yapılan diş uygulamasına DİŞ BEYAZLATMA – BLEACHİNG denir. Dış etkenlere yıllar boyu maruz kalmaları nedeni ile dişlerin renklerinde koyulaşmalar meydana gelir. Bu diş renklenmelerinin giderilmesi için evde ya da Diş Hekimi muayenehanesinde uygulanacak diş beyazlatma işlemleri ile dişlerin renklerinde tatmin edici bir beyazlama elde edilebilmektedir. Diş beyazlatma işlemi ile 9–10 tona (3m skalasında) kadar beyazlatma zararsız bir şekilde sağlanabilmektedir. Diş beyazlatma sırasında kullanılan materyaller profesyonel kullanım içindir ve mutlaka diş hekimi muayenesi sonrasında kişiye özel hazırlanan ilaçlarla yapılmaktadır. Diş hekimi kontrolü altında yapılmayan kozmetiklerde satılan ajanlar çok etkisizdir ve diş yapılarına zarar verebilmektedir. Dişlerin üzerine biriken gıda artıkları, çay – kahve – sigara kullanımı ve diş fırçalama alışkanlığına bağlı olarak meydana gelen diş lekelenmeleri, muayenehanede yapılacak diştaşı ve diş plağı temizliği ile ve sonrasında yapılacak cilalama işlemi ile temizlenir. Bu işlemlerden sonra dişler diş beyazlatma işlemi için hazır hale gelmiştir. İlaçlara bağlı olarak gelişen, dişin yapısı nedeni ile dişlerde olan diş renklenmeleri ise bu temizleme işlemi ile giderilemez. Bunların giderilmesinde Diş Beyazlatma-Bleaching işlemi başarılı sonuçlar elde edilmesini sağlayacaktır . Diş Beyazlatma(Bleaching) işlemi 2 yolla uygulanabilir. 1. Ev Tipi Diş Beyazlatma (Home Bleaching): Diş hekiminizin yönlendirmesi ve talimatları ile evde kendinizin uygulayacağı diş beyazlatma yöntemidir. Hasta ağzından alınan diş ölçüsü ile kişiye özel bir diş beyazlatma plağı hazırlanır. Gece yatarken bu plağın içine su esaslı diş beyazlatıcı ilaç konup gece boyu ağızda kalan plak ve ilaç ile dişlerde beyazlatma elde edilir. Bu işlem dişlerin beyazlama miktarına göre ve istenen sonuca ulaşmaya göre 7 – 10 gün süre ile uygulanır. 2. Ofis Tipi Diş Beyazlatma (Office Bleaching): Diş beyazlatmanın hızlı olması istenildiği durumlarda diş hekimi tarafından uygulanan diş beyazlatma işlemidir. Diş etleri izole edilip dişlerin üzerine ilaç sürülür ve diş beyazlatma ilacının etkinliğinin arttırılması için üzerine ışınlı dolgularda kullanılan mavi ışık uygulanır. Tekrarlayan diş beyazlatma seansları sonrasında istenen diş beyazlığı elde edildiğinde diş beyazlatma işlemine son verilir. Ancak son araştırmalar, ofis tipi diş beyazlatma ertesinde, ev tipi diş beyazlatma yöntemininde destek olarak devam ettirilmesini tavsiye etmektedir. Diş Beyazlatma işleminde nelere dikkat edilmelidir: Diş Beyazlatma (Bleacing), mutlaka diş hekimi kontrolünde, talimatlarına harfiyen uyularak yapılması gereken bir diş uygulamasıdır. Diş beyazlatma işlemi sırasında oluşabilecek diş hassasiyetleri için flor uygulamaları yapılmalıdır. Bu diş uygulaması içinde yine diş hekiminin tavsiyelerine harfiyen uyulmalıdır. Dişlerde bulunan diş çürükleri, diş çatlakları, dişlerdeki kırık bölgeler, kullanılan diş beyazlatma jelinin bu bölgeler vasıtasıyla diş hassasiyeti oluşturmasına neden olabilir. Bu tür diş problemleri mutlaka diş beyazlatma işlemi öncesinde ortadan kaldırılmalıdır. Diş beyazlatma işlemi sırasında çay – kahve – sigara gibi diş renklendirici gıdalardan uzak durulmalı, düzenli diş fırçalama ve ağız ve diş sağlığı bakım işlemleri itinalı bir şekilde uygulanmalıdır. Diş eti çekilmesi nedeni ile diş kökleri açığa çıkmış hastalarda diş beyazlatma işlemi uygulanmamalıdır. DİŞ BEYAZLATMA (BLEACHİNG) Dişlerdeki şekil ve dişlerdeki renk bozuklukları birçok hastada psikolojik rahatsızlıklara kadar varan problemlere neden olabilen estetik sorunlardır. İnsanlar sosyal yaşam ya da mesleki konumları gereği sağlıkla özdeşleşen daha beyaz dişlere sahip olmak isteyebilirler. Diş hekimliğinde estetik restorasyon maddelerinin

Devamını oku | »

ORTODONTİK TEDAVİ

Ortodonti, dişler ve çenenin normal yapısı ve gelişimi, meydana gelen diş bozuklukları ve bu diş bozukluklarının tedavisi ile ilgilenen diş hekimliği dalıdır. Diş hekimi olarak amacımız sizi en güzel ve en sağlıklı gülümsemeye kavuşturmaktır. Ortodonti tedavisi sizi daha güzel bir gülümsemeye kavuşturur. Bununla birlikte, ortodonti tedavisi dişlerin birbirleriyle ilişkilerini düzelterek daha iyi fonksiyon gören dişlere ve çene eklemine sahip olmanızı sağlar. Çapraşık dişlerin hem sağlığınız için, hem de yaşam kalitesi bakımından düzeltilmesi gerekmektedir. Bu bir estetik ihtiyaç olabileceği gibi, ağız sağlığınızı ve yeme-içme-fırçalama alışkanlıklarınızı da yakından ilgilendirmektedir. ORTODONTİNİN KAPSAMI Ortodonti tedavisi süt dişleri döneminde uygulanarak, bu dönemde görülen parmak emme, dudak ısırma gibi alışkanlıklara bağlı olarak ortaya çıkan sorunlar ortadan kaldırılır. Ortodonti tedavisi ile çenenin iskelet yapısında kalıcı bir bozukluk meydana gelmesi engellenmiş olur. Karışık dişlenme dönemi de ortodontinin kapsamındadır. Bu dönemde hem süt dişleri hem de kalıcı dişler ağızda bulunur. Süt dişlerinin erken kaybedilmesi ve alttan gelen sürekli dişe rehberlik edememesi durumunda yer darlıkları ortaya çıkar. Ortodonti bu yer darlıklarının giderilmesi ile ilgilenir. Aynı zamanda bu dönemde çene gelişimleri devam etmektedir. Alt ve üst çene gelişiminin birbiriyle uyumlu olarak meydana gelmemesi sonucunda ortaya çıkan çeneler arası uyumsuzluk da ortodontinin kapsamındadır. Kalıcı dişler döneminde ortodonti diş dizilerindeki bozuklukların düzeltilmesi ile ilgilenir. Dişeti hastalıklarına bağlı olarak meydana gelen düzensizliklerin tedavisi ve doğuştan eksik olan veya sonradan kaybedilen dişlere bağlı olarak ortaya çıkan düzensizliklerin tedavisi de ortodontinin kapsamına girer. ORTODONTİK PROBLEMLERİN SEBEPLERİ NELERDİR? Ortodontik problemlerin sebepleri kalıtımsal veya sonradan kazanılmış olabilir. Uzun süre emzik ve biberon kullanılması, parmak emme ve dudak ısırma gibi alışkanlıklar ortodontik bozukluklara neden olur. ORTODONTİSTE NE ZAMAN GİTMEK GEREKİR? Çene kemiklerine ait bozuklukların oldukça erken yaşta ortodonti tedavisi ile düzeltilmesi gerekirken, sadece dişlerin düzensizlik gösterdiği durumlarda ortodonti tedavisi için zaman vardır. Yetişkinler her yaşta ortodonti uzmanına başvurabilir. Ancak artan yaş ortodonti tedavisinin süresini uzatır. Erken yaşlarda ortodonti uzmanına gidilmesi hemen tedaviye başlanacağı anlamını taşımaz. Çocuk ortodonti uzmanının kontrolünde olursa, potansiyel bir ortodontik problem kontrol altında tutulmuş olur. Böylece, ortodonti uzmanı en uygun zamanda müdahale edebilir. ORTODONTİK TEDAVİ İÇİN YAŞ SINIRI VAR MIDIR? Sadece dişleri kapsayan ortodontik bozuklukların düzeltilmesinde yaş sorun değildir. 7 den 70 e her yaşta ortodonti tedavisi uygulanabilir yeter ki dişler ve diş etleri sağlıklı olsun. Ancak, yaş arttıkça ortodonti tedavisinin süresinin arttığı düşünülmektedir. Eğer bireyin kemik yapısında bir bozukluk söz konusuysa yaş önemlidir; ergenlik çağına kadar ortodonti tedavisi uygulanmalıdır. Çünkü çene gelişimleri tamamlandıktan sonra kemik gelişimine müdahale etmek mümkün değildir. Bu nedenle çene kemiklerini ilgilendiren ortodontik bozukluklar, ileri yaşlarda ancak ameliyatla düzeltilebilir. Çocuklarda Ortodontik Tedaviler Çocukların diş yapısının takip edilmesi, ileride oluşacak daimi dişlenmenin sağlığı açısından oldukça önemlidir. Çocuklarda ortodontik muayene, ilk daimi dişlenmenin başladığı 6-7 yaşlar civarında olmalıdır. Bu belirtilen yaşlarda yapılacak ortodontik muayene ile, hem dişlerde oluşabilecek kapanış sorunları, hem de çenelerin iskeletsel bozuklukları teşhis edilir. Çocuk ortodontik tedavisinde temel amaç, ortodontik soruna yok açan etkeni ortadan kaldırmaktır. Bazen kolaylıkla uygulanan basit önlemler alınarak hiç tel ya da damaklık takmadan da ortodontik bozukluklar durdurulabilir. Çocuklarda uygun önlemler alınırsa, ortodontik sorunlarda belli seviyede düzelme görülebilir. Yetişkinlerde Ortodontik Tedaviler Çocukluk çağında, gerekli olan ortodontik tedaviler

Devamını oku | »

PEDODONTİ

Süt dişlerinin mine ve dentin tabakalarının kalınlıkları, kalıcı dişlerin mine ve dentin tabakalarının kalınlıklarının yarısına eşittir. Ayrıca süt dişleri kalıcı dişlere oranla daha fazla organik madde içerir. Bu nedenle süt dişleri daimi dişlere göre çürümeye daha yatkındır. Çocuklar ağız bakımına yetişkinler kadar dikkat edemezler. Küçük bir çocuk için özellikle arka dişlerin temizlenmesi oldukça zordur. Ebeveynlerin ağız ve diş sağlığının korunması ve geliştirilmesi, meydana gelebilecek hastalıklardan korunmak için gerekli uygulamaların öğretilmesi ve bu amaca yönelik uygun davranışların ve alışkanlıkların yerleştirilmesi konusunda çocuklarını eğitmesi gerekir. Çocuklar diş çürüğü oluşumunun erken dönemlerinde görülebilen sıcak ve soğuk hassasiyeti ve hafif ağrı gibi belirtileri zamanında algılayamazlar. Ancak çok şiddetli diş ağrısı meydana geldiğinde farkına varırlar ki, bu durumda çok geç kalınmış olabilir. Çocuk erken yaşlarda daha çok anne sütü ve mamayla beslenir. O dönemde bebeğin büyüme ve gelişimi aile için daha ön plandadır. Ebeveynler bebeğin daha iyi besleneceği düşüncesiyle uyku esnasında veya uyku aralarında süte veya mamaya şeker ya da bal katarak bebeğe verirler. Bunun yanı sıra emzik ve biberon bala veya reçele batırılarak bebeğe verilir. Bu ve benzeri uygulamalar çocukta biberon çürüğü oluşumuna neden olur. ÇÜRÜK OLUŞUMUNU ENGELLEMEK MÜMKÜN MÜDÜR? Günümüzde diş çürüğü oluşumunu engelleyebilecek bir aşı veya ilaç henüz geliştirilememiştir. Ancak diş çürüğü oluşumunu azaltmaya, diş yüzeyini diş çürüğünden korumaya yönelik uygulamalar mevcuttur. Diş çürüğü oluşumunu azaltmaya ve diş yüzeyini diş çürüğünden korumaya yönelik uygulamalardan ilki flor katılarak diş yüzeyinin güçlendirilmesidir. Dişin oluşum döneminde flor minenin yapısına katılabilir. Bu sayede mine asitlere karşı daha dirençli olur. Flor alımı için iki yol vardır. Birincisi florun lokal olarak uygulanmasıdır. Lokal flor uygulaması iki şekilde olabilir. İkincisi florun sistemik olarak uygulanmasıdır. Profesyonel Flor Uygulaması: Bizzat diş hekiminin uygulamasıdır. Flor içeren belirli maddelerin dişlere uygulanması ile gerçekleşir. Kişinin Kendinin Flor Uygulaması: Flor içeren diş macunları ve gargaralar kullanılabilir. Flor alımı için diğer yol florun sistemik olarak uygulanmasıdır. Florun sistemik kullanımı flor tabletleri veya flor katılmış içme suyunun kullanılması ile gerçekleşir. Sistemik flor kullanımı için mutlaka dişhekimine veya pediadriste danışılmalıdır. Dişlerde diş çürüğü oluşumunu azaltmaya yönelik diğer uygulama sealantlar-fissür örtücülerdir. Dişlerin çiğneme yüzeylerinde fissür olarak adlandırılan girinti çıkıntılar mevcuttur. Diş fırçalama dişlerin fissürlerinde yeteri kadar etkili olamamaktadır. Fissür örtücü olarak adlandırdığımız özel maddeler uygulanarak, fissürlerin kapatılmasıyla diş çürüğü oluşumu engellenebilir. Fissür örtücü uygulaması sayesinde bakteriler asit üretse de fissür örtücüden geçerek dişe ulaşamayacaklardır. Fissür örtücü uygulaması, koruyucu diş hekimliği açısından oldukça önemlidir. SÜT DİŞLERİNİN ÖNEMİ NEDİR? Pekçok insan süt dişlerini nasıl olsa değişeceği düşüncesiyle önemsemez. Toplam 20 tane olmak üzere süt dişleri, çocuk 12-13 yaşına gelinceye kadar bazı görevleri yerine getirmek için sürer. Süt dişlerinin birinci görevi; besinlerin sindirime hazırlanmasını sağlamaktır. Süt dişleri çiğneme fonksiyonunu yerine getirerek çenelerin gelişimine yardımcı olurlar. Çiğneme kaslarının çalışması ile çenelerin orantılı olarak gelişmesi sağlanır. Süt dişleri özellikle çocuklarda sıklıkla görülen travmalar gibi dış etkenlere karşı alttaki sürekli diş germini korur. Süt dişleri konuşma ve fonasyon üzerinde etkilidir. Konuşmanın düzgün gelişimi süt dişlerinin varlığına bağlıdır. Süt dişleri kapladıkları alanı kendilerinden sonra gelecek daimi diş için korur ve daimi dişler sürerken ona rehberlik yapar. Son olarak da süt dişlerinin estetik fonksiyonu vardır. Dişler bir insanın görünümüne büyük katkıda bulunur. Çocuk

Devamını oku | »

İNVİSALİGN

Invisalign ile ortodonti tedaviniz, neredeyse görünmez, çıkartılabilir seri halinde şeffaf plaklardan oluşur. İki haftada bir değiştirilen seri halindeki bu plaklar sizin ve sadece sizin dişleriniz için size özel üretilir. Her bir plak değişiminde, dişleriniz azar azar, her hafta hareket eder, ta ki doktorunuz tarafından belirlenen final pozisyonlarına düzelerek ulaşana kadar. Invisalign günlük hayatınıza müdahale etmeden gülüşünüzü değiştirmenin en iyi yoludur. Sabit braketlerin aksine, yeme, içme, fırçalama ve diş ipi kullanma ve özel günleriniz için plaklarınızı çıkartabilirsiniz. Tedaviniz süresince çoğu randevu, her 4-6 haftada bir, hızlı bir kontrolle beraber gir ve çık kadar kolaydır.

Devamını oku | »

20 YAŞ DİŞLERİ

Ağızda diş dizisinin en sonunda süren ve en geç çıkan dişlerdir. Genelde bu dişler 17 – 22 yaşlar arasında ağızda görülmeye başlarlar. Yirmi yaş dişlerinin pozisyonu, bulunduğu dokulara ve komşu dişlerine zarar verip vermemesi durumuna göre diş çekimine ya da ağızda kalmasına karar verilmelidir. Çenelerde yeterli yer bulunması, çene ve diş boyutları arasında uygun bir oran bulunması, bu dişlerin sürme pozisyonları göz önünde bulundurulmalıdır. Diş eti altında (bir kısmı ya da tamamı) gömük kalmış olanlar ile tamamen kemik içinde gömük kalmış olan dişlerin çekilmesinde yarar vardır. Gençlik çağlarında gerekli diş tedavileri yapılmayıp erken dönemde çekilmiş 1.büyük azı dişi ve 2.büyük azı dişi nedeni ile ağızda diş eksikliği varsa, yirmi yaş dişlerinin korunması için gerekli tedavilerinin yapılması gereklidir. Daha sonraki dönemlerde bir diş köprüsü protezi yapılması gerekli olduğu durumlarda, yirmi yaş dişleri ile gerekli diş tedavileri yapılabilecektir. Aksi taktirde diş köprüsü protezi uygulama şansı olamayacağı için bir hareketli diş protezi uygulaması gerekliliği ortaya çıkabilir. Yirmi yaş dişlerinin gömük kalma derecelerine göre sınıflaması; Tamamen kemik içinde gömük kalmış yirmi yaş dişleri, Kemik içinde olmayıp diş eti içinde gömük kalmış yirmi yaş dişleri, Bir kısmı ağza açılmış, bir kısmı diş eti altında kalmış yirmi yaş dişleri, Normal şekilde tamamen sürmüş yirmi yaş dişleri. Bu sıralama, yirmi yaş dişlerinin diş çekiminin en zor ve komplikasyonlu olduğu durumdan daha kolay olay diş çekimi vakalarına göre yapılmıştır. Yirmi yaş dişlerinin çene kemiği içinde sürüş şekline göre sınıflaması; Önde bulunan diğer dişler ile aynı pozisyonda, çiğneme yüzeyleri birbiri ile aynı hizada olan dişler, Çiğneme yüzeyinin önünde olan dişlerle farklı derecelerde eğik durduğu dişler, Çiğneme yüzeyinin komşu dişlerin yan yüzeyine tamamen değdiği (90 derece ile) dişler. Burada ise diş çekimi en kolay olandan daha zor olana doğru bir sıralama vardır. Yirmi yaş dişlerinin sebep olabileceği sorunlar şunlardır; Dişin etrafında yada kökünde kist-tümör oluşumu, İltihap nedeni ile çene ağrısı, açıp kapatmakta zorluk, diş eti iltihabı, Öndeki dişlere baskı nedeni ile diş çapraşıklığı, Çok ihmal edilmesi durumunda diş apsesi, Ağız içinde yada yüzde şişlikler, Diş çürüğü ve bakteri birikimi nedeni ile ağız kokusu. Yirmi yaş dişlerinin pozisyonunun kötü olması, bu dişe diş fırçası ve diş ipi ile ulaşmayı zorlaştırır. Bu nedenle bu dişler çok kısa sürede çürüyebilirler. Kişinin ağız ve diş bakımı yeterli olsa bile bu dişlere ulaşabilmeleri ve yeterli diş temizliği yapabilmeleri mümkün olamayabilir. Böyle bir durumda çok daha erken yaşlarda sürmüş dişlerde hiç bir diş çürüğü bulunmaz iken, yirmi yaş dişlerde diş çürükleri görülebilir. Bu durum tamamen dişin pozisyonu ile ilgilidir. Ayrıca; yirmi yaş dişlerinin çürümesi temasta olduğu 2.büyük azı dişinin de sürekli olarak diş çürüğü etkeni bakteriler ile temasta olmasını ve onun da kısa sürede çürümesine yol açabilir. Ne zaman yirmi yaş dişleri çekilmelidir? Çene gelişimi tamamlandığı halde, doğru pozisyona ulaşamamış dişler fark edilir edilmez çekilmelidir. Bu dişlerin ağrı yapması ya da sorun çıkarması beklenmemelidir. Çürümeye başlamış, diş parçaları eksilmiş – kırılmış halde bulunan bir yirmi yaş dişinin çekilmesi daha zorlu olacaktır. Enfeksiyon ya da diş apsesi oluşmuş bir durumda ağza müdahale etmek, diş çekimi yapmak mümkün olmayacak ve diş çekimi öncesi antibiyotik kullanımı zorunlu olacaktır. Enfeksiyon

Devamını oku | »

BRUKSIZM – DİŞ SIKMA

Diş sıkma ve diş gıcırdatma genellikle uyku sırasında, çoğunlukla da hastanın farkında olmadan yaptığı aşırı çene hareketleridir. Son yıllarda, şehir hayatının getirdiği zorluklar ve stresli yaşam sonucunda diş sıkma ve diş gıcırdatma toplumumuzda çok sık görülmeye başlanmıştır. Diş sıkma ve diş gıcırdatma alışkanlığına sahip bireyler genellikle bu durumdan haberdar değildir. DİŞ SIKMA – DİŞ GICIRDATMA NEDEN OLUŞUR? Duygusal Stresler: Stresli hayat tarzı, diş sıkma ve diş gıcırdatmanın en önemli nedenidir. Vücudumuzda, stresin oluşturduğu etkileri görebileceğimiz ilk yer ağız ve diş bölgesidir. Aşırı titiz, hassas, sinirli bir yapıya sahip olmak da diş sıkma ve diş gıcırdatma da etkili bir faktördür. Zorlu bir durumla karşılaşıldığında moral vermesi için söylenen sık biraz dişini deyimi günlük konuşmada yerini almıştır. Malokluzyon: Dişlerin dizilimindeki bozukluklar yani malokluzyon, diş sıkma ve diş gıcırdatmanın diğer bir nedenidir. Dişlerin dizilimindeki bozukluklar gelişim sırasında oluşabildiği gibi, çok sayıda üst yüzeyi aşınmış eski diş protezi ve diş dolgusunun varlığında da gelişebilir. DİŞ SIKMA – DİŞ GICIRDATMANIN BELİRTİLERİ VE YARATTIĞI SORUNLAR NELERDİR? 1. Diş sıkma ve diş gıcırdatma esnasında dişlerin birbirine sürekli teması ve sürtünmesi sonucunda, dişlerin çiğneyici yüzeylerinde diş minesi kayıpları görülür. Dişlerin çiğneyici yüzeylerinde oluşan bu aşınmalar, özellikle ön dişlerde daha belirgin olur. 2. Diş sıkma ve diş gıcırdatmaya bağlı olarak diş yüzeylerinde meydana gelen aşınmaların ilerlemesi ya da hızlı gelişmesi sonucunda, dişlerde hassasiyet, yani soğuk ve sıcağa karşı aşırı duyarlılık gözlenebilir. 3. Diş gıcırdatma sonucu ön dişlerin kesici kenarlarında ve arka dişlerin çıkıntılı kısımlarında mikro diş çatlakları oluşur. Bu diş çatlakları, zamanla büyüyerek dişlerde kırılmalara neden olabilir. 4. Diş sıkma ve diş gıcırdatmanın diş eti hastalıkları ve yanlış diş fırçalamayla birlikte görülmesi halinde, diş etlerinde çekilme ve diş sert dokuları üzerinde çentikler oluşmaktadır. Dişler üzerinde oluşan bu çentikler, dişte hassasiyet ve dişte aşırı duyarlılığa yol açtıkları gibi, dişin kırılmasına da neden olabilir. 5. Diş gıcırdatma alışkanlığının uzun yıllar devam etmesi sonucunda, dişlerde sallanmalar başlayabilir. Özellikle bir dişe ya da birkaç dişe fazla kuvvet gelmesi durumunda, ilgili dişlerde diş ağrısı görülebilir ve zamanla bu dişler kaybedilebilir. 6. Diş sıkma ve diş gıcırdatma genellikle uyku sırasında farkına varılmadan meydana gelir. Gece boyu süren çene aktivitesine bağlı olarak, sabahları yorgun kalkma, baş ağrısı, şakak ve yanak bölgesinde kas ağrısı görülebilir. 7. Diş sıkma ve diş gıcırdatmaya bağlı olarak çene eklemine aşırı yük gelmesi sonucunda, eklemde kilitlenme, çıtırtı sesleri ve ağrı olabilir. 8. Diş sıkma ve diş gıcırdatma sonucunda, sürekli ısırmaya bağlı olarak, yanak içinde dişlerin birbirleriyle temas ettiği hizada, irritasyonlar ve dişlerde beyaz çizgi şeklinde bir hat gözlenebilir. 9. Bu belirtilerin hepsi ya da birkaçı diş sıkma ve diş gıcırdatmanın başlamasından hemen sonra gözlenmez. Belirtilerin ortaya çıkması, diş sıkma ve diş gıcırdatma rahatsızlığının şiddetine göre uzun yıllar sürebilir. Bazı durumlarda ise çok az belirti görülür. DİŞ SIKMA – DİŞ GICIRDATMANIN TEDAVİSİ Diş sıkma ve diş gıcırdatma alışkanlığının tedavisinin birinci amacı, çene ekleminde geri dönüşümsüz zararlar bırakan, normal dışı çene hareketlerini engelleyerek, çene eklemini korumak, varsa ağrıyı ortadan kaldırmak ve dişlerin aşınmasını engellemektir. Bu amaçla, hastanın gece uyurken takacağı, dişlerine uygun olarak hazırlanan silikon plaklar kullanılmaktadır. Plak, uyku esnasında dişlerin birbiriyle direkt temasını

Devamını oku | »

GÜLÜŞ TASARIMI

Ağız yüzün odak noktalarından biri olduğu için, gülüşümüz kendimizi ifade etmemizde ve insanlar üzerinde bıraktığımız etkide büyük rol oynar. Çekici bir gülümseme size pek çok kapıyı açabilir ve engelleri ortadan kaldırabilir. Ancak eğer gülüşünüzden memnun değilseniz, kendinize güveninizin düşük olduğundan yakınırsınız. Bu durum hem imajınızı, hem de diğer insanlarla iletişiminizi etkileyecektir. Gülümsemenizle mutlu değilseniz, belki de yeni bir gülümsemenin tam zamanıdır. Aşağıdaki kişisel analiz bu kararı vermenize yardımcı olacaktır . 1. Gülümsemeniz konusunda kendinize güvenmiyor musunuz? 2. Gülerken elinizle ağzınızı kapatır mısınız? 3. Sizden daha güzel bir gülümsemeye sahip olduğunu düşündüğünüz biri var mı? 4. Modeller kadar çekici bir gülümsemeye sahip olmak ister misiniz? 5. Aynada gülümsemenize baktığınızda dişlerinizde ve dişetlerinizde herhangi bir bozukluk görüyor musunuz? 6. Dişlerinizin daha beyaz olmasını ister misiniz? 7. Ön dişlerinizde lekelenmeler ,dişlerinizde çatlaklar ya da dişlerinizde renk değişiklikleri görüyor musunuz? 8. Gülümsediğinizde dişleriniz sayı olarak çok fazla mı yoksa çok az mı görünüyor? 9. Gülümsediğinizde diş etleriniz çok fazla görünüyor mu? 10. Dişleriniz çok dar veya dişleriniz çok geniş mi? 11. Dişlerinizin şeklinden memnun değil misiniz? Eğer yukarıdaki soruların büyük bir kısmını evet olarak cevaplandırdıysanız, estetik diş hekimliğindeki gelişmeler hakkında bilgi almanızı öneririz. Gülümsemenin zirkonyum diş kaplamaları, bonding, diş beyazlatması, diş eti operasyonları, diş köprüleri ve diş boyu ayarlaması gibi tekniklerle kişinin estetik görünümüne uygun duruma getirilmesi işlemine gülüş tasarımı denir. Gülüş tasarımı işlemi ile dişetleri normal görünümüne kavuşur, dişlerin renkleri, diş çatlakları ve diş kırıkları düzeltilir, dişlerin kapanışı durumu düzeltilir. Diş hekimi tarafından yüzün yapısı, ten rengi, dişler ve dudaklar gibi her detay gülüş tasarımı işlemi için detaylı olarak incelenir. Gülüş tasarımı işleminde özellikle dişlerin ve diş etlerinin uyum içinde olması en önemli konudur. Gülüş Tasarımı işleminin süresi kişinin tercihleri ve diş hekiminin önerileriyle yapılacak işleme bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Öncelikle diş hekimi muayenesi esnasında hastaya ağız yapısı ve diş sağlığı hakkında bilgilendirme yapılır. Hayal edilen bir gülümsemeye kavuşmak için diş hekimi tedavi planını hazırlar ve tedavi sürecine başlanır. Gülüş Tasarımı uygulaması için bu uygulamanın yapılacağı kişinin cinsiyeti oldukça önemli bir konudur. Çünkü erkeklerin gülüş formu ile kadınların gülüş formu farklılık gösterir. Erkeklerin gülüş formu kare ya da dikdörtgen, kadınların ise yuvarlak ya da ovaldir. Gülüş Tasarımı uygulamasında dişlerin ve diş etlerinin durumu, konumu, dişlerin formu, dişlerin birbiriyle ve diş etleriyle oranı ve dişlerin renkleri değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme yapılırken kişinin yüz oranları, yaşı, cinsiyeti, ten rengi ele alınmalıdır. Gülümsemeyi olumsuz olarak etkileyecek dişlerdeki çapraşıklık, dişler arasındaki aralık ve dişlerdeki renklenmeler yaprak porselen (lamine porselen) , diş beyazlatma ve ortodontik tedaviyle çözümlenir. Gülümseme esnasında dişetlerinin fazla görülmesi, diş etlerindeki asimetri veya dişetindeki çekilmelerden kişi estetik açıdan olumsuz yönde etkilenir. Bu tip durumlarda çeşitli diş eti ameliyatları yapılabilir. Dişlere ve/veya diş etlerine yapılan çeşitli tedavilerle kişinin kendine yakışan bir gülüşe sahip olması sağlanmaktadır.

Devamını oku | »
Previous slide
Next slide
Online Muayene

Randevu tarihinizi belirleyin

Merhaba! Sağlıklı bir gülümsemeye adım atmak için doğru yerdesiniz. Diş sağlığınız bizim önceliğimiz ve size en iyi hizmeti sunmak için buradayız. Diş hekimi sitemizde uzman kadromuz ve modern teknoloji ile donatılmış tesisimiz ile sizlere kaliteli diş bakımı sunuyoruz. Ayrıca daha fazla bilgi ve güncel içerikler için YouTube kanalımızı ziyaret etmeyi unutmayın! Gülüşünüz bizimle güzelleşecek ve sağlığınıza değer katacağız. Şimdi abone olun ve diş sağlığınız için ipuçları, tedaviler ve daha fazlasını keşfedin.

Vip Transfer

Yurtdışından gelen hastalarımızın havalimanından merkezimize taşınması ve yurtiçinden merkezimize transfer olmak isteyen hastalarımız için Vip transfer hizmeti vermekteyiz. Şehir içi hastalarımız transfer hizmetimizden faydalanmak için bizimle iletişime geçebilirler.